DEKLARASYON

Anadolu Alevi Ocakları Derneğinin DEKLARASYONU
Saygıdeğer Canlar;
Sizleri, Ehlibeyt ve onun yolunu sürdürüp günümüze kadar sevgiyle getiren Anadolu Erenlerinin aşkı ve muhabbetiyle selamlıyoruz.
Ehl-i Beyt’in ve onun yolunda canını ve malını veren bütün erenlerin, evliyaların, enbiyaların himmeti, sevgisi, varlığı; sizin ve sizi sevenlerin üzerine olsun.
1400 yıldır Anadolu’da Alevi, Ehl-i Beyt yolunu her türlü karalamalara, iftiralara, katliamlara, asimilasyonlara rağmen günümüze kadar getiren dedeler, ozanlar ve talipler; bu dönemde adeta yok sayılmaya başlandı. Ehl-i Beyt muhiplerine çok çeşitli oyunlar oynanmış, iftiralarda bulunulmuştur.
Ancak; mazlum insanlara yapılan onca yıldırmalara rağmen, bu kutsal yürüyüşü önlemeye güçleri yetmedi, yetmeyecektir.
Çünkü sizler varsınız. Sizden gelen nesiller var. Bu kutsal emanet sonsuza kadar taşınacaktır. Bundan hiçbirinizin şüphesi olmasın.
Geçmişte oynanan Emevi, Abbasi entrikaları günümüzde de şekil değiştirerek devam ediyor. Hem içimizden hem de dışımızdan bazı mihraklar ecdadımızın bu kadim emanetini yok saymaktadırlar. Bu yöntemlerle bizleri bölmek istemektedirler.
İçimizdeki yol sapkınları bir zamandır “Ali’siz Alevilik”, “Alevilik İslam değildir; ayrı bir dindir”, “Kürt Alevi”, “Türk Alevi” gibi söylemlerle inananların kafasını karıştırıp gönlüne güman düşürmeye çabalıyorlar. Bu yersiz kavramları ortaya atanlar bilinçli veya bilinçsiz toplum mühendisliği çabası içindeler.
Cemaat ve misyoner kuruluşlar tarafından beslenen dışımızdakiler ise ya bizi İslam’dan saymayarak öteliyor ya da toplum mühendisler aracılığıyla içimize sızarak bizleri Sünnileştirerek, devşirmek için yoğun bir çaba sarf ediyorlar. Bu çabaları yüzyıllardan bu yana devam etmektedir. Hayatın gerçeği bize gösterdi ki abluka içine alınsak da, her türlü kirli oyunlara muhatap olsak da hiçbir güç, hiçbir zulüm bizi yolumuzdan döndüremedi, döndüremeyecektir.
Yolumuz Hakk yoludur…
Yolumuz Şah-ı Merdan Ali yoludur…
Yolumuz Şah Hüseyin’in yoludur…
Yolumuz Uluların, Velilerin, Pirlerin, Mürşitlerin yoludur…
Bu Yol cümleden uludur…
Bizler Alevilere oynanan oyunları iyi anlarsak, bize yanlış yapan içimizdeki yanlı gurupları ve yaptıklarını bilirsek; onların oynadıkları oyunların da önüne geçeriz. Yapılan ve yapılmak istenen asimilasyonları da önleriz.
Günümüzde kapalı kapılar ardında kirli ilişkileriyle bizi pazarlayanlara, dede – talip bir olup dur dememiz gerekir. Bunlar kimlerdir? Sizler onları çok iyi tanırsınız.
Bunların gizli ilişkileri orta yere dökülünce de başkalarını zan altında bırakmaya başladılar. Bize kimler nasıl iftira ederse etsin; ceddimizden bize miras olan Ehl-i Beyt yolundan asla dönmeyeceğiz. Bu yolun kutsallığını anlatmak için her fedakarlığa varız. Bunun için siz güzel canlara söz veriyoruz.
Asırlardır sazıyla, sözüyle, muhabbetiyle Anadolu Aleviliğini günümüze taşıyan; yoluna, erkânına bağlı ocakları, ocak dedelerini, zakirlerini ve onlara bağlı talip topluluklarını yok saymaya başladılar. Hatta kendini bilmez sözde bazı Alevi görünen zatlar, “Biz artık ocakları rafa kaldırdık” diyebilme cüretini gösterebiliyorlar. Burada amaç dedeleri itibarsızlaştırmak, taliplerle olan bağlarını kopartmaktır. Dedesiz bir Alevilik yaratmak isteyenlere yoldaş olmaktır. Bu emellerini gerçekleştikten sonra da kendi kafalarına göre bir Alevilik yaratmak istemektedirler. Sizler bunların söylemlerine ve girişimlerine tanıksınız, biliyorsunuz. Bunlar; “Ocaklar yok, Dedeler yok, Yedi Ulu Ozanlar yok, Ehl-i Beyt yok, Muhammed Ali yok; bizim evveliyatımız var” diye söylemlerde bulunuyorlar.
Alevilik asırlardır yaşattığı ve büyük bedelini ödediği sivil toplum örgütlü dedelik bütünlüğünden koparılmaya ve yok edilmek istenen bir akışla inanç varlığını unutturulma noktasına doğru sürüklenmeye devam ediyordu. Bugün de aynısı yaşanmaktadır. Son elli yıl Alevi toplumu kendi inanç önderleri olan dedelerden yoksun olarak ulusal ve uluslararası arenaların sosyal ve ekonomik alanlarında ki yaşam savaşının yeni sorunlar ile mücadele ettirildiler. Şunu unutmayınız ki sizlerle var oldukça bu yapılanların hiç birisi biz dedeleri kendi hizmet ve ikrara bağlılık anlayışından vazgeçirmeyecektir.
Özellikle son 20-25 yıldır biz dede çocuklarını “Asi Dede” ilan edip kovan Alevi Sivil Toplum Örgütlerinin yöneticileri de oldu. Yıllarca bizim cemevlerine gelmemiz bile istenmedi. Toplantı ve diğer etkinliklerine davet bile edilmedik. Ama bugün sıkıştıklarında “Biz bu işi bırakıp gideceğiz” demeyi de ihmal etmemektedirler. Sanırım işin vahametini anladılar ama kendilerine “iş işten geçti” demek daha doğru olacaktır. Bu yolun divanı yargılayıp gerekeni yapacaktır. Bu konudaki inancımızı kaybetmedik. İşte yıllar sonra bu yola sahip çıkmanın sevinç ve onuruyla sizlerle birlikte inanç ve ibadetlerimizi yapmaya devam etmekteyiz.
Bu stratejinin asıl amacı hakim güçlerin tarih boyunca uyguladıkları asimilasyon cumhuriyet ve sonrasında büyük bir ivme kazanarak devam etmiştir. Bunun sonucu olarak Aleviler iki kuşak; yapay ve ütopik solculuğa yönlendirilerek bilinçli bir asimilasyona maruz bırakılmışlardır. Burada amaç önce Alevileri din-sizleştirmek ve akabinde Sünniliğe tekrar kazandırılma politikasıdır, bu durum hala devam etmektedir. Bununla da kalmadılar “Alisiz Alevilik ve Alleviler” gibi tezlerin ortaya atılması ve şuan devletin yetkili milliyetçi ve ilahiyatçıları tarafından sürekli propagandayla iki tür Alevilik varmış gibi sunmaları ise gelecek için asli emellerini ortaya koymaktadır. Kısmet olursa bunların başka görüş ve asimilasyon emellerini ileri ki tarihlerde sizlerle paylaşacağız. Aramızda onların bu emellere hizmet edenlerinin kimler olduğunu da hep birlikte tanıyacağız.
Sevgili Canlar,
Bu kişiler tarafından bizim eveliyatımızın söz konusu edilmesi kesinlikle kasıtlıdır. Yeryüzündeki herkesin, her kesimin evveliyatı olduğu gibi bizim de evveliyatımız vardır. Bizler, Güruh-u Naci ile olan bağlılığımızdan; Ehl-i Beyt’imizle, Hakk Muhammed Ali’mizle olan birliğimizden; ocaklarımız ile, Pir, Mürşit, Rehber, Zakirler ve Taliplerle olan varlığımızdan onur duyuyoruz ve bu birliğimiz bizim şerefimiz ve namusumuzdur.
Bizi hiçbir güç, hiçbir kuvvet, hiçbir entrika bu yoldan; Hakk-Muhammed-Ali yolundan ayıramaz, ayıramadılar, ayıramayacaklar. Biz ocaklar varız diyoruz ve bir aradayız. Bir arada, birlikte hareket edeceğimize ikrar verdik.
Vahdet-i Vücud anlayışı olarak özünü insanlıktan alan Hakk-Muhammed-Ali yol anlayışının rehberi olan Kur’an ve onun şiarı mistik tasavvufi anlayışının, Şer-i İslam’dan ayrılan öz varlığı sizlerin de kararlılığı ile dün olduğu gibi bugün ve de yarın da arşa sesini yükseltmeye devam edecektir.
İşte Seyyid Nesimi…
İşte Fuzuli…
İşte Şah İsmail Hatayi…
İşte Yemini…
İşte Virani…
İşte Pir Sultan Abdal…
İşte Kul Himmet
Ve Aşık Veysel, Davut Sulari, Mahzuni Şerif… gibi çağımız ozanları.
Anadolu’da olan 12 imamlara ve Ehl-i Beyt’e bağlı bütün canlarımıza da giderek, bu birliğimizin güçlenmesi için elimizden gelen her fedakarlığı yapacağız. Ocaklarımız bizim varlık kaynağımızdır. Bu kutsal yapıların hepsi bizim ikrar kapımızdır. Bu birliğin içinde olan her can da akrabamızdır. Hiçbirini öteleme gibi bir lüksümüz yoktur.
Hiçbir ocak diğerinden üstün olmamıştır, olamaz. Bizler ocakların birliği, dirliğini ve tüm Alevilerin bir olmasını savunanlarız. Birlik olmazsa, dirlik olmaz…
Bizde ayırımı yoktur. “Ocaklar bir araya gelmiyor” diyenlere bugünkü birliğimiz en iyi cevaptır. Biz ocaklar varız, bir aradayız ve bir arada kalacağız.
Hiçbir vakfın, hiçbir derneğin, hiçbir kuruluşun emri altında olmayacağız. Hiç kimseden gizli veya açık talimat almayacağız. Canlar sizlerin huzurunda söz veriyoruz; yola hizmet edeceğiz. Siz taliplerimiz den de talebimiz vardır; eskiden olduğu gibi yolun cümleden ululuğuna hizmetinizi esirgemeyiniz.
Günümüzde Alevilik konusunda uzmanlığı olmayan bir vatandaşın Alevi Sivil Toplum Örgütü tarafından görevlendirilip Aleviliğin din derslerine girmesi için müfredat hazırlanıyor. Bu görevlendirme hangi anlayışla yapılıyor? Bu görevlendirilen vatandaş yolu, erkânı biliyor mu? Yola ikrarı var mı? Bir ocağa ikrar vermiş mi? Bu sorulara daha onlarcasını ekleyebiliriz. Ne yazık ki hiç birisi yok.
Bir başkaları çıkıyor bir vakıf veya dernek kuruyor. Yol ve erkanın hiçbir kuralını bilmediği halde itibar ve destek görüyorlar. Vakıf ve dernekler sevgili dedelerimizi bir piyon gibi kullanıyor. Ve ne acıdır ki bu vakıf-dernek yöneticileri sevgili dedelerimizin hizmetine engel olabiliyor ve dışlaya-biliyorlar. Buralarda düşkünler baş tacı ediliyor. Canlar aslında “düşkünler bizi yönetiyor” dersek yalan söylemiyoruz. Yol, Erkan sahibi ocaklar, ocak dedeleri dikkate alınmıyor. Dedelerimizin hizmet süresi de bu yöneticilerin iki dudağı arasına sıkışmış durumdadır.
Kabahat yalnız bu insanlarda değil, ya onlara bu görevi verenlere ne demeliyiz… Bugün devlet de, diyanet de, Anadolu’da kurulan tüm inanç kurumlarını ve ocakları dikkate almak zorundadır. On yıldır yürüttükleri çalıştayların sonucuna bakınız; iki tarafta çıkmaz ve çözümsüzlükle karşı karşıyadırlar. Eğer Anadolu Alevi Ocaklarını bu müzakerelere dahil etmezler ise bu çalıştaylardan bir sonuç çıkarmaları mümkün olmayacaktır. Çünkü Alevilik konusunda yetersiz ve yetkisiz bu Alevicilerin sorun çözecek birikim ve amaçları da zaten yoktur. Asırlardır Aleviliğin inanç değerlerini yaşatan keramet sahibi erenler, dedeler ve ozanlardır. Aleviliğin son kültür değerlerini yaşatan dedeler vardır. Onları da her türlü stratejik yöntemler uygulamak suretiyle bitirmek amacındadırlar.
Biz hiç kimseye “Bize hak verin”, “Bizi tanıyın” demiyoruz. Bizim varlığımız asırlardır Anadolu da zaten mevcuttur. Bizi bugüne kadar yok edemediler bundan sonra da yok etmeye güçleri yetmeyecektir. Sadece yetkili makamlara sesleniyoruz: “Haklarımızı yemeyin” diyoruz. Hakkımızı yiyene de helal etmiyoruz.
Yabancı ülkelerde Alevilik tanındığı halde kendi ülkemizde el bile olamıyoruz. Yurt dışındaki bazı kimseler “Biz İslam değiliz” dedikleri zaman birileri çıkıp “Bak bunlar İslam değiliz diyorlar.” Söyleyenleri de kınıyorlar.
Şimdi soruyoruz:
Peki, biz İslam isek neden varlığımızı ve haklarımızı inkâr ediyorsunuz? Neden haklarımızı vermiyorsunuz? Neden haklarımızı rıza-lığımız olmadan yiyorsunuz? Cevap yok….
Şu gerçek iyi bilinsin ki bu kadim Anadolu Alevilik inancını temelinden günümüze getiren ocaklar ve ocaklara bağlı taliplerdir. Günümüzde ocakları, talipleri hiçe sayan kim olursa olsun yolumuza ihanet ediyor demektir.
Saygıdeğer Dedeler,
Birileri çıkıp bizim adımıza akademi kuruyor, okul açıyor, dede baba yetiştiriyor, kararlar alıyor, hükumet ile pazarlıklar yapıyor. Ancak ocakların ve ocaklara mensup dedeler bu konulardan hiç haberdar edilmiyor. Formalite icabı yanlarına birkaç dede ve baba alarak dernekler ve vakıflar adı altında kurdukları demokratik kitle örgütleri sayesinde kendilerini temsilci gösterip; bizim tasvip etmediğimiz kimi kuruluşları da yanlarına alarak çok önemli kararlar almaya başladılar. Bunların yüzünde ne yazık ki en büyük asimilasyonları yaşıyoruz! Böyle giderse de daha büyük yanlışları da yaşamak durumunda kalacağız.
Yine birileri çıkıp “Benim param var, hükumetle de aram iyi, gereken yardımı da alıyorum, o halde hemen bir Alevi-Bektaşi Lisesi açıyorum” deyip Milli Eğitim Bakanını da okulun temelini atacakları arsada hazır bulunduruyorlar. Yaptıkları bu olumsuzlukları da mükemmel bir iş başarırmışcasına bizlere sunuyorlar.
Peki, sizlere “Cami-Cemevi Projesi”nin ve bu “Alevi-Bektaşi Lisesi Projesi”nin temelini atan bakanlar ve hükmet üyeleri daha Aleviliği bir inanç olarak kabul etmiyor diye sormazlar mı?
Cemevini inanç merkezi olarak kabul etmiyor, Aleviliği bir inanç olarak görmüyor. O halde bunların amacı nedir?
Bunlar malum gizli pazarlıklar yaparak Alevi, Ehl-i Beyt adını kullanarak, siyasi, ticari ve şahsi benliklerine menfaat temin etmektedirler. Alevilik adına hiçbir yetkileri olmayanlar kariyerleri sahibi oluyorlar! Aleviliği kullanarak kendi egolarını tatmin ediyorlar!
İşte bütün bunlara sebep ocaklar ve ocak temsilcileri dedeler. Zaman iyi niyet zamanı değil. Ocaklar ve ocak temsilcileri olarak artık bu yanlışlara dur demenin zamanı geldi ve geçiyor.
Aşağıda adları yazılı ocak dernek ve vakıf temsilcileri bir araya gelerek; ocak üstünlüğü değil, ocak birliği adı altında bir toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantıda ikrar birliği içinde hareket etme kararı alındı. Bu kararın en önemli yanı ise Anadolu’da mevcut bütün ocak ve ocak temsilcilerine gidilerek bu birliğimizin devamını ve başarısını sağlamaktır. Bunun içinde bütün ocakların onaylayacağı bir yönetim birliği kurulacaktır.
Anadolu Alevi Ocakları Derneği  yönetim ve üyeleri olarak artık durmak yok. Haksızlıklara karşı sesimizi daha gür bir şekilde çıkaracağız. Amacımız, neler yapabiliriz diye yazdığımız geçici maddeler üzerinde çalışarak tam bir ortak akıl sağlamak koşuluyla, yolumuza erkanımıza sahip çıkmaktır.
Şimdiye kadar oynanan oyunlara dur demek; dedeleri, toplayıp sözde onlara danışır gibi yaparak görüşlerini dikkate almayan ve dedeleri kendi şahsi görüşlerine göre dizayn edip bir kenara atan bu kurum ve kuruluşlara dur demek bizim elimizdedir.
Anadolu Alevi ocakları ve ocakzadeler olarak en kısa zamanda örgütlenmemizi tamamlayarak ilgili makamlara müracaat edip haklarımızı, Ehl-i Beyt soyuna yakışır bir mücadeleyle kazanmalıyız.
Bu kötü ortamı çocuklarımıza miras bırakmamalıyız. Onların da kendi ülkesinde eşit yurttaş olarak yaşama hakları herkes gibi olmalı ve eşit yurttaş olduğumuzu bütün dünyaya duyurmalıyız.
Anadolu Alevi Ocakları Derneği olarak bir üye kayıt formu hazırlandık. Yönetim ve örgütlenme çalışmalarımızı başlatarak üye kaydına başlayacağız. Örgütlenme tamamlandıktan sonra bütün sorumluluk ve yetki bu üyelerimizde olacaktır.
Yönetim organı bu üyelerimiz içinden üyelerin oy birliğiyle seçilecektir. Dar Divanı Kurulu’muz da aynı yöntemle seçilecektir. Yönetim, Denetim ve Dar Divanı kurulları oluşturulduktan sonra, il, ilçe, belde ve köy temsilcilikleri seçilecektir. Bu teşkilatlanma ile birlikte, yurt dışın dan da aynı teşkilatlanmamızı sağlayacağız.
Teşkilatlalanmamızla birlikte yurt içinde ve yurt dışın da paneller, toplantılar yaparak halkımızı bilgilendireceğiz. Davamızın ispatı için inancımızla ilgili hiçbir taviz vermeden demokratik yollarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Dünyada hayvan hakları kabul gördüğü halde kendi ülkemizde halen eşit yurttaş olarak kabul edilmememiz asla ve asla kabul edilemez bir durumdur.
Ceddimiz yar ve yardımcımız olsun.
ANADOLU ALEVİ OCAKLARI Dermeği
_______________________________________
(*) Ekte izleyeceğimiz yol haritası ve görevlerimiz konusu bilginize sunulmuştur.
ALEVİ OCAKLARININ YENİDEN YAPILANDIRMASI
  1. a) Bunun için yeni bir yönetim seçmek
  2. b) Ocaklarla ilgili çalışmalarda bulunmak
  3. c) Yurt içi çalışmaları yapmak
  4. d) Yurt dışı çalışmaları yapmak
BAŞKANLIK DİVANI
1) Başkan
– Ocakzade ve saygın bir kişiliğe sahip olmalı,
– Toplumda sözü dinlenen ahlaklı ve kemalet sahibi olmalı,
– Yolumuz ve erkanımız dan haberdar, İlim sahibi ve toparlayıcı olmalı,
– Mürşit, pir, dede, rehber birliği içinde misyonumuzu iyi anlatabilmeli,
– Yolun ve erkanımızın kurallarını iyi bilmeli İkna kabiliyetli ve zorluklara tahammülü olmalı
– Topluma hitap yeteneği olmalı, halk arasında yanlış bir şöhrete sahip olmamalı, aynı zamanda sözcülüğümüzü yapacak nitelikleri taşımalı
-Yöneticilik yapma vasfına sahip olmalı.
– Başkan yardımcıları da yukarıda yazdığımız aynı vasıflara sahip olmalıdır.
2) Başkan Yardımcıları: 11 kişiden oluşacaktır.
3) Ocaklardan Sorumlu Başkan Yardımcısının Görev ve Sorumlulukları:
– Yurt için de ve yurt dışına giden Alevi inancıyla ilgili ocakzadelerle irtibata geçmek,
– Birlikte neler yapılabileceğini tespit etmek ve uygulamaya koymak.
4) Anadolu Örgütlenmesinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Görev ve Sorumlulukları:
– Anadolu’da il, ilçe ve köylerde temsilciler tespit etmek,
– Oluşturulan temsilciliklerinde yardımıyla inançla ilgili her konuda çalışmalarda bulunmak,
– Bilgi toplamak ve inançla ilgili toplumsal bilinci yaymak, çalışmalar hakkında bilgi bankası oluşturmak,
-Yaz aylarında köylerde çalışma yapmak,
– Kış aylarında da büyük kentlerde bulunan köy ve yöre dernekleri ile irtibat sağlayarak gerekli çalışmalarda bulunmak.
5) Avrupa Örgütlenmesinden Sorumlu Başkan Yardımcısının Görev ve Sorumlulukları:
-Avrupa’da bulunan inanç mensuplarıyla ilişki kurulmasını sağlamak,
-Her ülkenin yasaları incelenerek buralara uygun örgütlenme modeli geliştirmek,
-Alevi Kültür Merkezi olarak çalışmalarını yürüten yapılanmaların Alevi inanç sisteminde öngörülen örgüt modeline dönüştürülmesini sağlamak,
-AB Parlamentosu ile ilişki kurmak,
-Avrupa’da sağlıklı bir inanç yapılanması için ocakzade inanç önderleri ile ortak akıl yaratmak için istişare toplantıları düzenlemek,
– Yukarıda belirtilen çalışmaları yapabilmek için gerekli çalışma komitelerini oluşturmak.
6) Halkla İlişkilerinden Sorumlu Başkan Yardımcısının Görev ve Sorumlulukları:
– Tüm Alevi kurum ve kuruluşlarıyla ilişki kurmak ve bunların bir datasını oluşturmak,
– İnanç sahiplerinin sorunları konusunda veri toplamak ve Başkanlık Divanı’na iletmek,
-İnanç kurumlarının sorunları hakkında bilgi toplamak ve Başkanlık Divanı’na iletmek,
-Başkanlık Divanı’nın aldığı kararları en hızlı bir yolla tüm inanç sahiplerine duyurulması için çalışmak,
-İnanç sahipleri ile inanç kurumları arasında oluşan veya oluşacak olan çelişkiler, eleştiriler konusunda akılcı ve yola uygun çözüm yolları bularak sorunları gidermek,
-Bu çalışmaları yapabilecek komiteler oluşturmak.
7) İnanç Birliğinin Koordinasyonundan Sorumlu Başkan Yardımcısının Görev ve Sorumlulukları:
– İnancımız temel kurumları olan ocaklar arasında birliği sağlamak ve ortak değerlerimiz etrafında toparlamak
– Anadolu Aleviliği hakkında temel bilgilerle donanmış bir nitelikle tek tek ocakların temsilcileriyle davamızı daha nitelikli hale nasıl getirileceği konusunda öneri ve çözüm yolları hakkında rapor hazırlamak,
– İnanç sahiplerini yola sahip çıkacakları bir şekilde yöntemler geliştirmek,
– Ocaklar arasında koordinasyonu sağlamak için alt birimlerini oluşturmak.
8) Eğitimden Sorumlu Başkan Yardımcısının Görev ve Sorumlulukları:
– Öncelikle Pir, Mürşit, Rehber ve Zakirlerimizin nitelikli hale gelmeleri için eğitim programı hazırlamak,
– Talip toplulukların eğitimi için müfredat hazırlatmak ve hayata geçirmek,
– Akademisyenler ve Alevi aydınları ile istişare ederek izlenecek yol ve yöntemler konusunda rapor hazırlamak,
– Alevilik öğretisi hakkında yayınlar hazırlamak gerekli kişilerle bağlantıya geçmek,
– Bu görevleri yürütürken kendisine lojistik destek verecek kişi ve kurumlarla irtibata geçmek ve bunlardan yararlanmak,
– Bu görevleri en hızlı ve bir sistematik içinde yürütebilmek için alt çalışma birimlerini oluşturmak ve görevlendirmek.
9) Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısının Görev ve Sorumlulukları:
– Anadolu Alevi OcaklarıDerneğinin sağlıklı örgütlenme ve mücadelesini yürütebilmesi için gerekli maddi kaynaklara ulaşmak ve bu kaynakları sağlıklı bir şekilde yönetmek.
10) Cemevlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısının (Personel istidamı dâhil) Görev ve Sorumlulukları:
– Türkiye çapında kurulu bulunan ve kurulacak olan cemevleri arasında koordinasyonu sağlamak,
– Cemevlerinde istihdam edilen görevlilerin belirlenmesi ve denetlenmesi,
– Cemevi yöneticileri ile sorunlar ve çözüm yolları hakkında istişare ederek durumu raporlamak.
11) Basın Yayından Sorumlu Başkan Yardımcısının Görev ve Sorumlulukları:
– Kurumumuzun tanıtılması için tüm medya kuruluşlarıyla ilişkiye geçmek,
– Basın yayın kuruluşlarını haber niteliği olan açıklamalar hazırlamak ve yayınlanmasını sağlamak,
– Aylık bülten yayınlamak ve tüm kurum ve kuruluşlara iletmek,
– Dergi, gazete yayınlamak için çalışmalar yapmak ve gerekli sermaye konusunda Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı’na destek için rapor sunmak,
– Düzenli TV ve Radyo programları için TV ve radyo yöneticilerine program projesi hazırlamak, sunmak ve programların yayınlanmasını sağlamak.
BAŞKANIN SEÇİMİ:
Başkan, İnanç Önderleri Temsilciler Meclisi tarafından seçilir. Aldığı önemli kararlarda seçilmiş 11 kişiden oluşan “Başkanlık Divanı”nın başkanının oy çokluğuna göre hareket eder. Herhangi bir konuda çelişki oluşursa konu Dar Divanı Kurulu’na intikal eder. Divan Kurulu bu konuda aldığı kararı vakıf başkanına sunar.
Yeni birimlerin oluşması için başkanların da görüşünü alarak birlikte hareket eder.
BAŞKAN YARDIMCILARININ SEÇİMİ:
İnanç Önderleri Temsilciler Meclisi tarafından, Anadolu inanç kurumlarının işlerliği dikkate alınarak seçilirler. Seçilen başkanlar aynı zamanda birbirine karşı sorumludurlar. Ve kurum içi hiyerarşi yapıyı göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Başkanlıkların boşalması durumunda Dar Divanı Kurulunun oluru ile başkanlıkça yeni başkan yardımcısı atanır.
YENİDEN YAPILANMA PROJESİ
  1. YURT İÇİ ÇALIŞMALARI:
– Merkezi yönetim öncelikle yurt çapında güçlü il teşkilatlarını kuracaktır,
– İl teşkilatları da ilçe teşkilatlarını kuracaktır
-İlçe teşkilatları da kendilerine bağlı köy teşkilatlarını kuracaktır,
-Köyler ilçelere karşı sorumlu olacaklar,
– İlçeler de İl’e karşı sorumlu olacaktır.
– İl teşkilatları da kuracağımız merkeze karşı sorumlu olacaklardır.
– Her il, ilçe ve köy maddi bakımında kendi kendilerini yönetecek ortamı yaratmak zorundalar.
TEŞKİLAT SEÇİMİ:
– Köyler kendi idari yönetimini seçerek ilçelere karşı sorumlu olacak; ilçeler kendi yönetimini seçip il teşkilatına karşı sorumlu olacaktır.
– İl teşkilatları da kendi yönetimini seçip merkeze karşı sorumlu olacaktır.
– Merkez bu teşkilatları siyasi, manevi ve eğitim yönünden destekleyerek çıkan olumsuzluklarda onlara yardımcı olacaktır.
– Merkez ise problemlerini Taşra Teşkilatları Başkanlığı aracılığı ile çözecektir.
– Teşkilatı tamamlanan illerle birlikte tüm yöreler taranacaktır.
AMAÇ:
  1. a) İlişki kurulan yörelerde inançla ilgili her türlü konuları araştırmak, gidilen yerlerde çalışmalarımız hakkında halkı bilgilendirmek, oralardan da halktan gerekli bilgileri toplamak, yapabileceklerimizi tespit edip gereğini yapmaktır.
  2. b) Halkımızın yanında olduğumuz, onların dertleri ile ilgilendiğimiz konusunda güven verilmelidir.
  3. c) Vakfımıza bağlı olsun veya olmasın dedelerle gerekli irtibata geçilerek Cemevleri arasındaki inanç birliği sağlanmalıdır.
  4. d) Cemevlerinde görev yapan dedelere belli bir ücret ödenerek, dedelerin oralarda tam gün mesai yapmalarının koşulları yaratılmalıdır.
  5. e) Yasal bir engel yoksa en kısa zamanda kiralık da olsa hemen bir okul açmalıdır. Okula en az lise mezunlarını ve kendini yetiştirmiş dedeleri alıp iki yıl eğitim vererek inanç önderleri yetiştirilmelidir. Bu eğitim şimdilik yol erkân bilen eğitimli dedelerle vermelidir. Ayrıca inanç dışındaki konularda da eğitim verecek akademisyenlerden, yazarlardan yararlanılmalıdır.
  6. f) Cemevlerinde görev yapan dedelerle Cemevi yöneticileri arasında çok ciddi sorunlar vardır. Bu sorunların en kısa zamanda çözülmesi gerekmektedir. Bu konuda çok ciddi suçlamalar yapılmaktadır. Bunları önlemek için yeminli kişiler bölgeye gönderilerek yerinde incelenmeli ve uyuşmazlıkları giderilmelidir.
  7. g) Farsça, Osmanlıca ve Arapca’yı iyi bilen ve çeviri yapabilen personelin istihdam edilmesi gerekmektedir. (İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Bölümün de 16.000 eski eser vardır, bunların içinden Aleviliği ilgilendiren çok önemli kitaplar bulunmaktadır.) Alevi toplumumuzu ilgilendiren bütün kitaplar araştırılarak, uygun olanların yayımlanması gerekmektedir.
  8. h) TV’lerde inanç programlarına hız vermelidir. İnançla ilgili yapılacak programlar denetimden geçirilmelidir. Koordinasyonu sağlanmalıdır. Dedeler arasında ve ocaklar arasında birliğin sağlanması için gerekli çalışmalara hız verilmelidir.
  9. i) Okullarda okutulan Alevilikle ilgili müfredatta ciddi sorunlar var. TV’de öğretmenler ve öğrencilere yardımcı olacak programlar yapmalıdır.
  10. j) Merkezlerde kitap satış yerleri açılmalıdır.
YURT DIŞI ÇALIŞMALARI:
Yurt dışın da geniş bir çalışma başlatmamız gerekli, yurtiçinde olduğu gibi oralarda da varlığımızı, var olduğumuzu göstermeliyiz.
  1. a) Aleviliği bölmek isteyen bölücü grupların söylemlerini boşa çıkarmalıdır.
  2. b) Federasyonun kurulması için AB’deki bize bağlı dernekler harekete geçirilmelidir.
  3. c) Yurt dışında da inanç birliği sağlamalıdır
  4. d) AB’de yetişen üçüncü kuşak insanlar, eğitim görmüş kültürlü insanlar; inanç yönünden ciddi olarak bilgilenmek istiyorlar. Onlarla ilişki kurulduğunda gelecekte, inanç bazında ve diğer konularda ilerlemek daha kolay olacaktır.
  5. e) Alevilik, bazı Avrupa ülkelerinde okullarda ders kitabı olarak okutulmaktadır. Bu kitapları inceleyerek yapılan yanlışlar düzeltilmelidir.
  6. f) Avrupa’da halkın yüzde sekseni Alevi toplumundan yanadır. Bu avantajdan zaman geçirmeden yararlanılmalıdır.
  7. g) Yasal bir engel yoksa okullar açılmalıdır. İlk aşamada kiralık da olsa yurt dışında da bir okul açmalıdır. AB’deki insanlarımız oradaki okulu açabilecek güçtedirler. Bu girişime öncülük yapmalıdır.
SONUÇ
Toplumumuzun her geçen gün inançsal ve kültürel olarak bir şeyler kaybettiği ve birbirinden uzaklaştığı bir ortamda, bu çalışmanın ilk ayağı olarak büyük şehirlerdeki çalışmalar hemen başlatılmalıdır.
Köylerimizdeki çalışmalar için gerekli alt yapının yaz dönemine kadar hazırlanarak, yaz aylarında çalışmanın başlatılması uygun olacaktır. Bu çalışmalarda sağlanacak verimin arttırılması ve halkın göstereceği ilgiyi çoğaltmak için basın yayın kuruluşlarından destek alınması zorunludur.
Yapılacak alan çalışmasının başlatılması ve sağlıklı bir şekilde istenilen sonuçların alınabilmesi için gerekli maddi olanakların, araç ve gereçlerin mutlak suretle sağlanması gerekmektedir.
Tüm bu çalışmaların yapılabilmesi ve ihtiyaçların karşılanması için bir bütçenin oluşturulması gerekmektedir.
Bu çalışmanın benzerinin Avrupa’da ki insanlarımız arasında yapılması çok yararlı olacaktır. Avrupa’da yaşayan insanlarımızın inançsal anlamda vakfımıza yakın oldukları gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, başarı şansının hiç de düşük olmadığı görülecektir.
Bizim için en önemli konu toplumumuzun eşit yurttaşlık haklarına sahip olmaması. Bilhassa gençlerimiz ve genç iş adamlarımızın toplumda dışlanması, en önemli ve öncelikli mücadele konumuz olmalı. Ayrımcılığın her türlüsüne karşı Ehlibeyt’e yakışır barışçıl bir şekilde savunmamız gerekmektedir.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz.
ANADOLU ALEVİ OCAKLARI DERNEĞİ